
JAAD'dan Son Dermatoloji Araştırması (Ocak 2025)
2025-03-05 15:471. Seboreik Dermatit ve Parkinson Hastalığı Arasındaki İlişki: Kesitsel Bir Çalışma
Amaç
Önceki çalışmalar, Parkinson hastalığı (PD) olan hastalarda seboreik dermatit (SD) prevalansının arttığını ileri sürmektedir. Bu çalışma, özellikle akinetik-rijit (AR) ve tremor-predominant (TP) PD alt tiplerine sahip hastalarda SD ve PD arasındaki ilişkiyi daha fazla araştırmaktadır.
Yöntemler
Çalışmaya AR tipi ve TP tipi PD'li hastalar ve kontrol grubu olarak esansiyel tremorlu (ET) hastalar dahil edildi. HIV'li veya immünosüpresif tedavi gören hastalar hariç tutuldu. SD'nin yaygınlığı ve şiddeti Seboreik Dermatit Baş ve Boyun Alanı ve Şiddet İndeksi kullanılarak değerlendirildi.
Sonuçlar ve Sonuç
SD prevalansı PD hastalarında önemli ölçüde daha yüksekti ve AR tipi PD hastaları TP tipi hastalara göre daha şiddetli SD gösteriyordu. Bu bulgular, PD'deki otonomik disfonksiyonun otonomik cilt disfonksiyonuna katkıda bulunabileceğini öne süren önceki araştırmaları destekliyor.
2. Vitiligo İçin Sistemik Janus Kinaz İnhibitörleri: Kanıta Dayalı Bir Değerlendirme
Amaç
Topikal JAK inhibitörleri, dirençli segmental olmayan vitiligoyu tedavi etmek için ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmış olsa da, sistemik JAK inhibitörleri klinik kullanımının erken evrelerinde kalmaya devam etmektedir. Bu sistematik inceleme, vitiligo tedavisi için sistemik JAK inhibitörlerine ilişkin kanıtları özetlemektedir.
Yöntemler
PRISMA yönergelerini izleyerek Embase ve MEDLINE veri tabanları arandı. Kanıt düzeyi ≥4 ve örneklem büyüklüğü ≥3 olan çalışmalar dahil edildi. Analiz, Toplam Vitiligo Alan ve Şiddet İndeksi (T-VASI) ve Yüz Vitiligo Alan ve Şiddet İndeksi'ndeki (F-VASI), tedavi süresindeki, nüks oranındaki ve ritlecitinib, upadacitinib, tofacitinib, abrocitinib ve baricitinib ile ilişkili yan etkilerdeki gelişmelere odaklandı.
Sonuçlar ve Sonuç
Tofacitinib (bir JAK1/JAK3 seçici inhibitörü) en iyi etkinliği gösterdi ve hem tam repigmentasyonda hem de T-VASI ve F-VASI'de iyileşmelerde üstün yanıt oranları gösterdi. Ritlecitinib ve abrocitinib, etkinlik ve yanıt oranları açısından bir sonraki en iyi seçeneklerdi. JAK inhibitörlerini fototerapiyle birleştirmek tedavi sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirdi. Sistemik JAK inhibitörleri genellikle iyi tolere edildi ve en sık bildirilen yan etkiler minör üst solunum yolu enfeksiyonları ve nazofarenjitti.
3. Sedef Hastalığı İçin Biyolojik Tedaviyle İlişkili Gastrointestinal Olumsuz Olaylar: Bir Farmakovijilans İncelemesi
Amaç
Klinik çalışmalarda, biyolojik tedaviyle ilişkili yaygın advers olaylar (AE'ler) olarak ishal ve gastrointestinal (GI) rahatsızlık bildirilmiştir. Bu sistematik inceleme, sedef hastalığı biyolojikleriyle bağlantılı GI AE'lerinin insidansı ve zamanlaması hakkındaki farmakovijilans verilerini analiz eder.
Yöntemler
PRISMA yönergelerini izleyerek, 2014'ten 2023'e kadar yayınlanan makaleler Embase ve MEDLINE'dan belirli anahtar sözcükler kullanılarak alındı. Çalışma kalitesini değerlendirmek için Newcastle-Ottawa Ölçeği kullanıldı. IL-17 inhibitörleri, IL-23 inhibitörleri ve TNF inhibitörleriyle ilişkili GI AE raporları çıkarıldı ve raporlama olasılık oranları (ROR'lar) analiz edildi.
Sonuçlar ve Sonuç
Psoriasis biyolojikleriyle ilişkili GI AE'lerin genel insidansı %8,7 olup klinik çalışma verileriyle tutarlıdır. Yüksek riskli AE'ler arasında inflamatuar bağırsak hastalığı (IBD), irritabl bağırsak sendromu (IBS), eozinofilik özofajit, divertiküler perforasyon ve rektal adenokarsinom yer alır. IL-17 inhibitörleri daha yüksek GI olay riskiyle ilişkilendirilmiştir ve potansiyel olarak IBD insidansını artırırken, IL-23 ve TNF inhibitörleri nispeten daha düşük GI riski taşımaktadır.
4. Sirkadiyen Ritim Bozuklukları ve Melazma: Kesitsel Bir Çalışma
Amaç
Bu çalışmada sirkadiyen ritim bozuklukları ile melazma başlangıcı ve alevlenmesi arasındaki ilişki araştırılmıştır.
Yöntemler
Fitzpatrick cilt tipleri III-IV olan toplam 108 Çinli melazma hastası ve 111 sağlıklı gönüllü çalışmaya dahil edildi. Katılımcılar demografik bilgiler, duygusal durum ve sirkadiyen ritimlerle ilgili yaşam tarzı alışkanlıkları sağladı. Uyku bozuklukları Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PSQI) ve Atina Uykusuzluk Ölçeği (AIS) kullanılarak değerlendirildi. Melazma şiddetini değerlendirmek için modifiye Melazma Alan ve Şiddet İndeksi (mMASI) kullanıldı, melanin indeksi (MI) ve eritem indeksi ise etkilenen ve etkilenmeyen ciltte ölçüldü.
Sonuçlar ve Sonuç
Stres, anksiyete, düzensiz beslenme alışkanlıkları, dalgalanan uyku programları, sık gece vardiyaları ve gece ışığına maruz kalma gibi faktörler melazma başlangıcıyla ilişkilendirilmiştir. Ancak uyku bozuklukları melazma şiddetiyle önemli ölçüde ilişkili değildir. Düzensiz beslenme alışkanlıkları olan hastalarda melazma daha erken gelişme eğilimindeyken, dalgalanan uyku programları farklı melanizasyon tipleriyle ilişkilendirilmiştir. Stres ve anksiyete melanin indeksi oranını önemli ölçüde etkilemiştir.
5. Pediatrik Verruca Vulgaris İçin Termal Olmayan Atmosferik Plazma: Rastgele Kontrollü Bir Çalışma
Amaç
Pediatrik verruca vulgaris (VV) tedavisinde termal olmayan atmosferik plazma (NTAP) ve standart kriyoterapinin (SOC) etkinliğini karşılaştırmak.
Yöntemler
Lezyonları 1:1 oranında NTAP veya SOC'ye rastgele atayan prospektif, açık etiketli bir çalışma. Tedaviler üç seansa kadar her dört haftada bir uygulandı. Lezyon yanıtı son tedaviden dört hafta sonra değerlendirildi.
Sonuçlar ve Sonuç
Çalışmaya ortalama yaşı 9,5 yıl olan, çoğunluğu Beyaz (%92,9) ve erkek (%71,4) 14 pediatrik hasta (112 lezyon) dahil edildi. SOC ve NTAP arasındaki etkililik karşılaştırması şu şekildeydi: yanıt yok (%5,4'e karşı %7,1), kısmi yanıt (%33,9'a karşı %41,1) ve tam iyileşme (%60,7'ye karşı %51,8; P = 0,679). SOC alan hastalar önemli ölçüde daha fazla ağrı bildirdi (P < 0,001). Ciddi AE gözlenmedi. NTAP'nin pediatrik VV için etkili ve güvenli bir tedavi olduğu bulundu.
6. İleri Kutanöz Skuamöz Hücreli Karsinomda Cemiplimab: Faz 2 Açık Etiketli Çalışma
Amaç
Bu çalışmada, metastatik ve lokal ileri evre kutanöz skuamöz hücreli karsinom (KSCC) tedavisinde PD-1 inhibitörü olan cemiplimab'ın etkinliği ve güvenliği değerlendirilmiştir.
Yöntemler
Hastalara her 2-3 haftada bir kilo bazlı veya sabit doz intravenöz uygulama yoluyla cemiplimab verildi. Çalışmada objektif yanıt oranı (ORR), yanıt süresi (DOR) ve progresyonsuz sağkalım (PFS) değerlendirildi.
Sonuçlar ve Sonuç
ORR %47,2, 12 aylık DOR %88,3 ve medyan PFS 26,0 ay idi. İlaç iyi tolere edildi ve yönetilebilir yan etkilere sahipti.
7. Orta ila Şiddetli Plak Psoriasis İçin Vunakizumab: Faz 3 Denemesi
Amaç
Bu çalışmada, yeni bir anti-IL-17A monoklonal antikoru olan Vunakizumab'ın orta ila şiddetli plak psoriazisteki etkinliği ve güvenliği değerlendirilmiştir.
Yöntemler
Toplam 690 hasta 2:1 oranında 240 mg Vunakizumab veya plasebo almak üzere randomize edildi. Birincil son noktalar Psoriasis Alan ve Şiddet İndeksi (PASI) 90 yanıtı ve 12. haftada statik Hekimin Küresel Değerlendirmesi (sPGA) skorunun 0/1 olmasıydı.
Sonuçlar ve Sonuç
12. haftaya kadar Vunakizumab, plaseboya kıyasla PASI 90 ve sPGA 0/1 yanıt oranlarını önemli ölçüde iyileştirdi. Etkililik, devam eden tedaviyle 52. haftaya kadar sürdürüldü. Vunakizumab, önemli klinik faydalar gösterdi ve orta ila şiddetli plak psoriazisinin uzun vadeli yönetimi için iyi tolere edildi.